İzmir'den ayrılıp Fabrikaşehir'e her dönüşümde yeni bir şehir, yeni insanlar tanıyacakmışım gibi 'biz daha ölmedik' tavrında oluyorum. Bu durum birkaç gün içerisinde "batağa kaçar mıyız?" sorusuyla son buluyor. Ne yapacağımı bilmez bir şekilde oradan oraya sürükleniyorum. Ve yine yeni yeniden aynı yalnızlık.
"Ansızın bir hastanın kendini iyi sanması gibi
Gücünüz yetse de azıcık bağırsanız
Bir yankı : durmadan yalnızsınız
Durmadan yalnızsınız."
Tek fark: İzmir'deki Şamiller. Fabrikaşehir'de onlardan uzakta her şey çekilmez hale geliyor. Saatleri geçirebilmem tamamen kitapların sorumluluğunda. Günler geçtikçe tükeniyorum. Bütün yalnızlık anları, sevgisizlik hissine dönüşüyor.
Yarenlerden uzakta, gurbet elde bir başıma neyleyim?
Kamil
Kalabalıkların ortasında gürültülü bir yalnızlık...Kitaplar en iyi ilaç....
YanıtlaSil